BOLU DÖRTDİVAN İLÇE MİLLÎ EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜ

Yasin ŞEN,Bolu-Dörtdivan'da Bulunan HİMMET DEDE ve TÜRBESİ (17. Yüzyıl)

Dr. Yasin ŞEN, 1989 yılında Fatsa'da doğdu.  2012 yılında Gazi Üniversitesi, Gazi Eğitim Fakültesi  Türk Dili ve Edebiyatı Eğitimi Bölümünden mezun oldu. 2016 senesinde Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsünde Yüksek Lisansını tamamladı. 8 Temmuz 2021 tarihinde de doktora tezini savundu ve doktor ünvanını aldı. Yayınlanmış 18 adet kitabı vardır. İlçemizde Türk Dili ve Edebiyatı öğretmeni olarak görev yapmaktadır.
Yasin ŞEN,Bolu-Dörtdivan'da Bulunan HİMMET DEDE ve TÜRBESİ (17. Yüzyıl)

Bolu-Dörtdivan'da Bulunan

HİMMET DEDE ve TÜRBESİ

(17. Yüzyıl)

Bolu'nun Dörtdivan ilçesi sürekli göç vermesine karşılık kadim kültürüyle dikkat çeken bir yerdir. Burası tarihî kayıtlarda Ertuğrul Gazi'nın fethi olarak gösterilmiştir. Alâaddin Keykubâd'ın görevlendirdiği Türk boyları bölgede fetihler gerçekleştirmiş ve halkı yönetime ısındırmak için istimâlet uygulamışlardır. Bunun için yedi bölgede divan kurulmuş, burada yemekler verilmiş, davullar çalınmış, toplantılar düzenlenmiştir. Bu yedi divandan günümüze Dörtdivan yâdigâr kalmıştır. Seyahatnâmesinde bu hususa dikkat çeken Evliya Çelebi, bölgede ayrıca derleme faaliyetlerinde de bulunmuştur.

Dörtdivan'ın köyleri de oldukça eski yerleşim yerleridir. Bu köylerden bazılarının eski divanlardan biri olması ihtimâl dâhilindedir.

Dörtdivan'ın çok eski yerleşim yerlerinden biri olduğunu gösteren hususlardan birisi burada yaşayan şairler ve mutasavvıflardır. Hem bir şair hem de bir destan kahramanı olan Köroğlu, 16. Yüzyıl'da Dörtdivan'ın Sayık köyünde yaşamıştır. Ayrıca 15. Yüzyıl mutasavvıflarından Ümmî Kemal, bir süre Dörtdivan'da ve köylerinde bulunmuştur. Bunu, onunla ilgili burada anlatılan menkıbelerden anlamaktayız. Dörtdivan'da Ümmî Kemâl'le ilgili dikkat çekici menkıbeler anlatılmaktadır. Onlardan birinde Ümmî Kemâl'in buraya geldiği ve yaşanan tatsızlıklardan sonra bugün Bolu merkeze bağlı Tekkeköy'e gittiği söylenir. Bu söylentilerden anlaşıldığına göre 15. Yüzyıl'da burada bir yerleşim vardı. Yine Dörtdivan'a bağlı Sayık ile Aşağı Düğer köyleri arasında kalan bir tepede bulunan ve türbede 17.Yüzyıl'da yaşadığı kayıtlı olan Himmet Dede de bölgede yaşayan mutasavvıflardan birisidir. Dörtdivan'ın Bolu'nun en eski yerleşim yerlerinden biri olnası ve Türklerin bölgedeki aktif faaliyetleri açısından bunlar oldukça dikkat çekmektedir.

Biz bu yazıda Dörtdivan'ın önemli değerlerinden Himmet Dede ve türbesini söz konusu edeceğiz. Fakat bundan önce türbeler ve dağ kültü arasındaki ilişkiye kısaca temas edeceğiz. Bilindiği üzere birçok millette olduğu gibi Türkler'de de dağ kültü önemli bir yer tutar. Dağda kurban kesilmesi, dağın üzerinde yemin edilmesi gibi hususlar bize bunu göstermektedir. Hatta Kaşgarlı Mahmud'a göre bazı Türkler dağlara secde ederlermiş. Anadolu'da bugün bazı tepelerin üzerinde ve dağlarda yer alan türbe ve mezarların bununla bir ilgisi olabilir. Nitekim bazı araştırmacılar buna dikkat çekmişlerdir. Bugün Dörtdivan'da hakim bir tepe üzerinde yer alan Himmet Dede türbesinin de bu hususla ilgili olabileceğini kaydetmek istedik.

Himmet Dede hakkında elimizde çok fazla bilgi bulunmamaktadır. Herhalde 17. Yüzyıl'da ve Dörtdivan dolaylarında yaşamıştır. Kim olduğu, nereden geldiği, doğum ve ölüm tarihleri bilinmemektedir. Ali Rıza Ünlü, Tarih Boyunca Gerede kitabında Oğuz Han'ın torunlarından Düğer kabilesinin reisi olduğunu yazmaktadır.[1]

Yörede Himmet Dede'yle ilgili pek fazla bir anlatı da mevcut değildir. Hakkında anlatılan birkaç silik menkıbeye göre Ümmî Kemâl'in kardeşidir. Bir başkasına göre ise buraya ondan daha önce gelmiştir. Ancak türbedeki kayda göre bu pek mümkün görünmemektedir. Zira Ümmî Kemâl, 1475 senesinde vefat etmiştir.

Himmet Dede'yle ilgili önemli bir husus da onun türbesidir. Himmet Dede'nin türbesi Aşağıdüğer, Sorkun ve Yukarısayık köy sınırlarının tam ortasında ve bir tepe üzerinde yer almaktadır. Az önce de değindiğimiz gibi türbe bir tepenin üzerinde bulunmaktadır. Türbenin sağında yer alan Himmet Dede'nin sandukası oldukça uzundur ve yaklaşık beş metre kadardır.

Türbe tek odalıdır, taştan yapılmıştır, dış duvarlar kırmızı boyalıdır ve türbe çatısı bugün kiremitle örtülüdür. Türbenin oldukça mamur, bakımlı ve temiz olduğunu da burada belirtmek gerekir. Türbe ziyarete açıktır. Ancak bölge halkı burayı toplu şekillerde değil, birer ikişer olarak ziyaret ederler. Himmet Dede'nin "Kendisi gayrıya muhtaç bir dede / Nerde kaldı gayrıya himmet ede" sözlerinin de sahibi olduğu söylenmektedir. Bazı kaynaklarda onun İstanbul-Üsküdar'da medfun Bolulu Himmet Efendi'yle karıştırıldığı görülmektedir.

Himmet Dede, Dörtdivan'da başka isimlerle anılır. Bunlarda asıl ismin, telaffuzdan kaynaklanan sebeplerle değiştiği görülmektedir. Dörtdivan'da Himmet Dede bu isminden başka olarak Himmet Şıh, Ümmeş Dede, Hümmeş Dede, Ümmet Dede gibi isimlerle de bilinmektedir.[2]

Dörtdivan'da görüştüğümüz bazı kimseler Himmet Dede'nin Kemal Ümmî'nin kardeşi olduğunu söylemişlerdir.[3] Bunun üzerinde ısrarla durulması oldukça dikkat çekmektedir. Eldeki mevcut bilgilere göre bunun böyle olması pek mümkün olmamakla beraber yörede yaşayan erenlerin birbiriyle bir münasebetini düşündürecek bir iki rivayet halk arasında oldukça yaygın bir biçimde anlatılmaktadır. Bir halk anlatısına göre Himmet Dede, Ümmî Kemal ve Şıh Şehriban kardeştirler. Bahar aylarına yakın veya karlar eridiğinde görülmeye başlanan ve bu türbeleri birbirine bağlayan bir yeşil yoldan söz edilmektedir. Onlar bu yol üzerinde her yerin karla kaplı olduğu kış aylarında yürürler ve bir yerde buluşurlar. Yürüdükleri yolların yemyeşil olduğu baharda karlar eridiğinde anlaşılır. Bazı rivayetlerde bu üç mutasavvıf kardeşe Gerede'de medfun olan Ramazan Dede de dâhil edilmektedir.

Himmet Dede'yle ilgili bir başka menkıbe şöyledir: Adamın biri arabasına binmiş. Himmet Dede türbesinin aşağısına arabasını çekmiş. Yerel halk deyişiyle adam burada atım yapıyor, yani içki içiyormuş. Bu arada içtiği şişeleri yan koltuğuna koyuyormuş. Birdenbire teneke sesine benzer sesler duymuş. Adam korkup oradan uzaklaşmış.

Yine Aşağı Düğer Köyü'nden Ethem Canalp'ın (d. 1949-Emekli) bir nakline göre eskiden Aşağı Düğer Köyü'nde cemaatle namaz kılındığında köylüler Himmet Dede'nin camiye girdiğini ve namaz kıldığını birkaç kere müşahede etmişler. Bunlar, Himmet Dede'nin yörede bir veli olarak algılandığını gösteren anlatılardır.

Himmet Dede Türbesi'nin arka tarafında "örenler" adlı bir yerde iki adet mezar daha bulunmaktadır. Bu mezarların uzunluğu yaklaşık on metre kadardır ve bunların  etrafında yer yer önceden taşların dizili olduğı anlaşılmaktadır. Bu mezarların bir zamanlar mamur oldukları buradan anlaşılıyor. Bunlara halk arasında "Uzun Dedeler"  veya "Söbe Dedeler" denir. Himmet Dede'ye dua için gelenler bir zamanlar muhakkak onlara da uğrar, dua edermiş. Bugün bu iki mezar Himmet Dede Türbesi'nin yüz elli-iki yüz metre kadar yakınında harap bir vaziyette yan yana durmaktadır. Türbeden ve bu iki mezardan hareketle bir zamanlar burada mamur, tekke benzeri bir yapının olabileceğini tahmin ediyoruz. En azından halkın burada bir araya geldiği, burada bazı toplantılar düzenlendiği ve bu mevkilerin kutsal sayıldığı tahmin edilebilir. Zira Ethem Canalp'in verdiği bilgiye göre türbe yapılmadan önce halk Himmet Dede'nin türbesine gelir, burada bulunan bir ağaca çaput bağlarlar ve bundan şifa umarlarmış. Dolayısıyla halkın burada toplandığı ve belki burada başka faaliyetlerin düzenlendiği bu bilgilerden anlaşılmaktadır.

Görüldüğü üzere Himmet Dede hakkındaki bilgiler ve anlatılar oldukça karışık ve eksik bir durumdadır. Herhalde bu anlatılar bu şahsiyetlerin Anadolu'ya Horasan'dan geldiğine dâir tarihî bir bilginin hatırasını taşımaktadır. Ancak bunlar geçen asırlar boyunca yavaş yavaş kaybolmuştur. İnternet ortamı hâricinde Himmet Dede hakkında herhangi bir yazılı kaynağın olmayışı da onun hatıralarının yok olmaya yüz tutmasına sebep olmuştur. İnternetteki bilgiler de oldukça yetersizdir ve Himmet Dede'yi tanıtmak hususunda ne yazık ki yeterli değildir.

Dörtdivan'da türbeler genelde şifa umuduyla uzun zamanlar ziyaret edilmiştir. Ümmî Kemâl, Kırklar Makamı, Şıh Şehriban gibi Himmet Dede de özellikle bir derdine şifa arayan hastaların uğrak yeri olmuştur. Buraya özellikle yerinde durmayan haylaz çocuklar getirilirmiş. Çocukların atlet, pijama gibi kıyafetleri buraya bırakılırmış. Anlatıldığına göre türbenin yapılmasından ve bazı kimselerin burayla ciddî bir şekilde ilgilenmesinden sonra bunlar ortadan kalkmıştır.

Himmet Dede'nin türbesinde dikkat çeken hususlar sandukanın uzunluğu, duvarlardaki resimler ve eski-yeni harflerle yazılan yazılardır. Bu sanduka uzunluğu meselesi Türklerin sevdikleri şahsiyetleri anma şekliyle ilgili olabilir. Halk saygısını onlara bu şekilde uzun ve büyük mezarlar yaparak göstermiş olabilir. Aynı durum Uzun Dedeler veya Söbü Dedeler'de de vardır. Mezarların etrafına taşlar yığılmış ve onların hatıraları bu uzun mezarlarda bu şekilde korunmuştur.

Himmet Dede'nin türbesinde iç süslemeler oldukça dikkat çekmektedir. Türbenin duvarları Dörtdivan'ın Aşağı Düğer köyünden Salih Gökmen ve Gerede'den Özcan Öztekin tarafından çeşitli beyitlerle ve motiflerle süslenmiştir. Bu motifler genelde kozmik unsurlardan ve bitki resimlerinden oluşmaktadır. Mezarın hemen baş ucunda büyükçe bir cami resmi, sağ tarafta ağaç resimleri bulunmaktadır. Türbenin kıble tarafına bir mihrap çizilmiştir. Bunun haricinde yer yer yazılar, çiçek ve güneş motifleri, yaprak ve bitki resimleriyle Himmet Dede Türbesi benzerleri arasında ayrılmaktadır.

Himmet Dede'nin, türbe içinde yer alan sandukasının başında eski harflerle "Kul Himmed Dede Rûhuna Fâtiha" ve yeni harflerle "Kul Himmet Dede-17 Yüzyıl" şeklinde bir kayıt yer almaktadır. Himmet Dede'nin 17. Yüzyıl'da yaşadığıyla ilgili kaydın nereden alındığı tespit edilememiştir. Yine sandukanın baş tarafının bulunduğu duvarda, bu ibarelerin hemen üstünde Osmanlı Türkçesiyle şunlar yazılmıştır:

İlâhî! Cennete ön girenlerden eyle bizi

Cennet içre cemâlini görenlerden eyle bizi

Yâ Hayy u Yâ Kayyûm Samed ihsânına yokdur aded

Firdevs bahçesinde kalanlardan eyle bizi

Bu manzumelerin yakın zamanlarda yazıldığı anlaşılmaktadır. Çünkü imlada bozukluklar vardır. Salih Gökmen'in 1950'lı yıllarda doğduğu düşünülecek olunursa bunu normal karşılamak gerekir. Gökmen, Aşağı Düğer Köyü'ndendir ve Kuran-ı Kerim derslerinde edindiği zevk ve heyecan ile bu resimleri çizdiği ve şiirleri yazdığı söylenmektedir. Himmet Dede Türbesi'nin içinde eski yazıyla yazılmış başka bazı manzumeler de yer almaktadır. Onlardan biri de şöyledir:

Dünyada dost istersen Hazret-i Allah yeter

Mürşid-i kâmil ister isen Hazret-i Kur'ân yeter

Delîl ister isen Hazret-i Muhammed yeter

Meşgul olmak ister isen Hakk'a ibâdet yeter

İbret almak ister isen cihanda ölmek yeter

Zengin olmak ister isen kanâ'at yeter

Bunlar da yetmez der isen nâr-ı cehennem yeter

Türbede eski yazıyla yazılmış manzumelerin yanı sıra yeni yazıyla yazılmış şiirler de yer almaktadır. Bu manzumelerden birisi şudur:

Günler biter, aylara dönüşür

Yıllar biter, asırlar oluşur

Ömürler biter ecelle buluşur

Akar, akar gider bir devran olur

Sayılı gündür bunların hepsi

Kolla kendini azdırma nefsini

İyiyi, güzeli, doğruyu belle

Huzur istiyorsan sözümü dinle

Diğer bir manzume ise bir beyit şeklindedir: "Yaşamak bir an, dinî emir yüce ferman / Allah'ı zikretmek hem şifadır hem derman"

Bu manzumelerin hemen altında "Yazan: Salih Gökmen" ve "Çizen: Özcan Öztekin" imzaları vardır.  Burada "yazan" ifadesiyle bu manzumelerin Salih Gökmen'e ait olduğu anlaşılmaktdır. Salih Gökmen, bu manzumeleri ya başka yerlerden almış ya da bazı değişikliklerle türbe duvarına işlemiştir. Türbede kapının üzerinde girişte, sağ tarafta yine yeni harflerle şu ifadeler bulunmaktadır:

Gül kokusu Muhammed'in teridir

Gönlü saf olanlar Hakk'ın yâridir

Âşıka ma'şukun bergüzârıdır

Sevdalar, nasipler nurlar saçılır

Bu manzumelerde pek bir edebî kıymet söz konusu olmasa da bunlar Himmet Dede Türbesi ekseninde Aşağı Düğer Köyü sâkinlerinin bu türbeye olan bağlılık ve inanışlarını sergilemesi açısından dikkat çekmektedir. Türbede hemen giriş kapısının üzerinde yine yeni yazıyla yazılmış bir başka dörtlük bulunmaktadır:

Alması farz imiş sünnettir selam

Hak nûrdan yaratmış yaz dedi kalem

Bir çiçek yarattı ol Rabbü'l Alem

Anı kokulayan mahrum kalmadı

Bu manzumenlerin dinî muhtevâlı oluşu dikkat çekmektedir. Bunların bazılarında vezne dikkat edilmemiştir. İkinci manzumede olduğu gibi insanda daha çok secili söz intibaı uyandıranlar da vardır. Allah, Hz. Peygamber, ibadet, cennet, cehennem gibi konular üzerine söylenen bu manzumeler daha çok münacaat ve naat özelliği göstermektedir. Ayrıca içlerinde nasihat türünde mısralar da vardır.

Bugün Himmet Dede, Bolu-Dörtdivan'da Sayık ve Aşağı Düğer köylerinin ortasındaki bir tepe üzerinde hâkim bir yerde Dörtdivan'ı beklemeye devam etmektedir. Himmet Dede hakkında çok az bilgi bulunması onun hakkında kesin şeyler söylememizi engellemektedir. O Dörtdivan'da menkıbevî bir şahsiyet olarak karşımıza çıkmaktadır. Ancak hakkındaki menkıbelerin pek fazla olduğu da söylenemez.

Himmet Dede elden geldiği ölçüde bu yazıda söz konusu edilmiş ve bilinenler ve derlenenler burada irdelenmiştir. Himmet Dede'nin 17. Yüzyıl'da yaşadığının belirtilmesi, Ümmî Kemâl'in kardeşi olduğunun söylenmesi, halk inanışları açısından türbesinin ve ismi etrafında oluşan anlatıların bazı dikkat çeken özelliklere sahip olması şimdilik onun hakkında bildiklerimizdir. Ayrıca türbesi de süslemeleri itibariyle dikkat çekmektedir.

YASİN ŞEN

 


[1] Ali Rıza Ünlü, Tarih Boyunca Gerede, Osmanlıcadan Akt: Ömer Cevahircioğlu, Haz. Adem Çevik, İstanbul 2000, s. 107.

 

[2] Tülay Uğuzman Er, Dörtdivan Kasabasının Sosyal ve Kültürel Araştırması, Ankara 2000, s. 115.

[3] Bu bilgiyi Dörtdivan merkezde ikamet eden Kemal Köse (d. 1948)'den derledik. Kemal Köse'nin yine bizzat naklettiğine göre ailenin çocukları doğumdan sonra ölmektedir. Annesi Ümmî Kemal türbesine bir adak adamış, adağını yerine getirdikten sonra dilek dilemiştir. Kemal Köse, kendisinin bu hadiseden sonra dünyaya geldiğini nakletmektedir.

29-04-202229-04-202229-04-2022

Kadılar Mah. Dr. Sadık Ahmet Cad. No18 Dörtdivan/BOLU - 0374 2801530

MEB © - Tüm Hakları Saklıdır. Gizlilik, Kullanım ve Telif Hakları bildiriminde belirtilen kurallar çerçevesinde hizmet sunulmaktadır.